Turk J Haematol 2014 Jun;31(2):121-7

sEPCR Levels in Chronic Myeloproliferative Diseases and Their Association with Thromboembolic Events: A Case-Control Study.

Atalay F1, Toprak SK2, Koca E2, Karakuş S2.
Amaç: Esansiyel trombositemi (ET) ve polisitemi vera (PV)’nin klinik seyrinde venöz, arteriyel ve mikrosirkülatuar trombotik olaylara sık olarak rastlanmaktadır. Biz, tromboembolik olay öyküsü olan ve olmayan hastalardaki çözünür endotelyal protein C reseptörü (sEPCR) düzeyleri açısından bir fark olup olmadığını araştırmayı amaçladık.Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya polisitemia vera (12) ve esansiyel trombositozu (13) toplam 25 hasta ile kontrol grubunu oluşturmak üzere 29 sağlıklı kişi alındı. Her iki grupta da, protein C, S, antitrombin ve sEPCR ile düzeyleri ile trombin-antitrombin kompleks (TAT), protrombin fragmanı 1+2 ve D-Dimer plazma konsantrasyonları ölçülmüştür.Bulgular:Tromboembolik atak öyküsü olan ve olmayan hastalar karşılaştırıldığında sEPCR, D-dimer, TAT, protrombin fragman 1 +2 (F1+2) ve hematokrit düzeyleri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmemiştir (sırasıyla p=0,318; 0,722; 0,743; 0,324; 0,065).Sonuç: sEPCR, TAT, F1+2 ve D-Dimer gibi pıhtılaşma aktivasyonunu yansıtan parametrelerinde anlamlı artış görülmesi, parametrelerde literatür ile uyumlu olarark kontrol grubuna göre anlamlı artış gösterilmiş olması ET ve PV hastalarında tromboza eğilim oluşturan bazal bir durumun varlığına işaret etmektedir.
iyel trombositemi (ET) ve polisitemi vera (PV)’nin klinik seyrinde venöz, arteriyel ve mikrosirkülatuar trombotik olaylara sık olarak rastlanmaktadır. Biz, tromboembolik olay öyküsü olan ve olmayan hastalardaki çözünür endotelyal protein C reseptörü (sEPCR) düzeyleri açısından bir fark olup olmadığını araştırmayı amaçladık.Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya polisitemia vera (12) ve esansiyel trombositozu (13) toplam 25 hasta ile kontrol grubunu oluşturmak üzere 29 sağlıklı kişi alındı. Her iki grupta da, protein C, S, antitrombin ve sEPCR ile düzeyleri ile trombin-antitrombin kompleks (TAT), protrombin fragmanı 1+2 ve D-Dimer plazma konsantrasyonları ölçülmüştür.Bulgular:Tromboembolik atak öyküsü olan ve olmayan hastalar karşılaştırıldığında sEPCR, D-dimer, TAT, protrombin fragman 1 +2 (F1+2) ve hematokrit düzeyleri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmemiştir (sırasıyla p=0,318; 0,722; 0,743; 0,324; 0,065).Sonuç: sEPCR, TAT, F1+2 ve D-Dimer gibi pıhtılaşma aktivasyonunu yansıtan parametrelerinde anlamlı artış görülmesi, parametrelerde literatür ile uyumlu olarark kontrol grubuna göre anlamlı artış gösterilmiş olması ET ve PV hastalarında tromboza eğilim oluşturan bazal bir durumun varlığına işaret etmektedir.