Venöz Tromboz Hasta Kılavuzu
Venöz tromboz ve derin ven trombozu nedir?
Venöz tromboz toplardamarlar içerisinde kan pıhtısı (tromboz) oluşumuna verilen isimdir. Bu pıhtı toplardamar içerisinde kan akışını engelleyerek bölgesel şişme ve ağrıya yol açar. Venöz tromboz en sık olarak bacak, baldır ve kalçada derinde bulunan toplardamarlarda meydana geldiğinden derin ven trombozu olarak da adlandırılır.
Venöz tromboz nerede görülür?
Venöz tromboz toplardamar sistemi içinde her yerde meydana gelebilir. Derin ven trombozu en yaygın görülen venöz tromboz şeklidir.
Derin ven trombozunun sıklığı nasıldır?
Derin ven trombozu ortalama olarak her yıl 1000 kişiden birinde gözlenmektedir.
Emboli nedir? Akciğer embolisi nedir?
Eğer toplardamar içinde oluşan kan pıhtısı (tromboz) ilk oluştuğu yerden koparak ayrılır ve toplardamar içerisinde seyahat eder ise emboli olarak adlandırılır. Eğer emboli akciğerlere ulaşarak damar sistemini tıkar ise akciğer embolisi olarak isimlendirilir.
Akciğer embolisi önemli midir? Nasıl oluşur?
Akciğer embolisi ölümlere yol açabilen bir durumdur. Hastaların büyük çoğunluğunda derin ven trombozundan kopan kan pıhtısının (emboli) akciğerlere ulaşması ile meydana gelir.
Trombofili nedir?
Tromboz oluşumuna meyil olması olarak tanımlanır.
Derin ven trombozuna zemin hazırlayan risk faktörleri var mıdır?
Hastalarda derin ven trombozu gelişimine zemin hazırlayan kalıtımla aktarılan veya sonradan oluşan birçok faktör tanımlanmıştır.
Derin ven trombozuna zemin hazırlayan ve kalıtımla geçen risk faktörleri nelerdir?
Kalıtımsal trombofili normal şahıslara göre daha kolay kan pıhtısı oluşmasına yol açan genetik problemleri ifade eder. Antitrombin, protein C veya protein S eksikliği gibi kalıtımsal risk faktörleri 50 yaştan daha genç hastalarda pıhtı oluşumuna zemin hazırlar. Faktör V Leiden ve protrombin gen mutasyonu gibi diğer kalıtımsal faktörler her yaş grubunda tromboz oluşumunu arttırırlar. Normalde kan pıhtılaşmasında rol oynayan pıhtılaşma faktörlerinin fazla miktarlarda olması da kan pıhtılaşmasına meyil yaratır.
Derin ven trombozuna zemin hazırlayan ve sonradan oluşan risk faktörleri nelerdir?
Bu faktörler hamilelik, şişmanlık, yaşlılık, sigara kullanımı gibi durumları, polisitemi, esansiyel trombositemi, antifosfolipid sendrom gibi kan hastalıklarını, kalp yetmezliği, kanser ve nefrotik sendrom gibi tüm sistemleri olumsuz etkileyen hastalıkları, doğum kontrol hapları, eritropoetin, tamoksifen, talidomid gibi ilaçların kullanımını, ameliyatları ve özellikle büyük damarları etkileyen travmaları içerir. Uzun yolculuklarda meydana gelen hareketsizlik (özellikle altı saat ve üzerinde süren uçak yolculukları gibi) ve hastalıklara bağlı uzun süreli yatak istirahatleri de kan pıhtısı gelişimini arttıran faktörlerdendir.
Ameliyatlar ile venöz tromboz oluşumu ilişkili midir?
Özellikle kalça, leğen kemiği ve diz ameliyatlarında kan pıhtısı gelişimi riski artar. Ameliyat sonrası iyileşme döneminde hastanın hareketsiz olması ile ilişkili olarak bu risk devam eder.
Derin ven trombozlu hastalarda kalıtımla geçen risk faktörlerinin varlığı ne zaman düşünülmelidir?
Derin ven trombozu bulunan bir hastada bilinen bir hastalık veya yeni geçirilmiş bir ameliyat yok ise kalıtımla geçen risk faktörlerinin mevcudiyeti düşünülmelidir. Bu olasılık kendisi veya ailesinden bireyler daha önce derin ven trombozu veya akciğer embolisi geçirmiş hastalar için çok daha yüksektir.
Derin ven trombozunun yol açtığı yakınmalar nelerdir?
Derin ven trombozunun sık gözlenen yakınmaları pıhtının oluştuğu damarın bulunduğu bacakta şişlik, ağrı, ısı artışı ve kızarıklık oluşmasıdır.
Derin ven trombozu nasıl teşhis edilir?
Yakınmaları derin ven trombozunu destekleyen hastalara teşhis konabilmesi için kompresyon ultrasonografisi, damarın radyografik madde ile görüntülenmesi (venografi), manyetik rezonans görüntüleme, bilgisayarlı tomografi gibi uygulamalar ve D-dimer olarak ifade edilen kan testi uygulanmaktadır. Derin ven trombozunun yanı sıra akciğer embolisi ile ilişkili yakınmaları olan hastalarda başka testler de yapılabilmektedir.
Kompresyon ultrasonografisi nedir?
Ses dalgalarını kullanarak bacaktaki yapıları görüntüleyen bir tekniktir. Bu inceleme için hasta yüzükoyun uzanır ve ultrasonografi cihazı bacağa tatbik edilir. Derin ven trombozundan şüphelenilen hastalarda birçok durumda bu teknikle yapılan inceleme teşhis için yeterlidir.
Venöz tromboz sebebi nasıl araştırılır?
Venöz tromboz tespit edilen hastalarda yol açan sebepler de araştırılmaktadır. Bazı hastalarda yakın zamanda yapılmış bir ameliyat veya hastanın uzun süreli hareketsiz oluşu sebep olarak yeterlidir. Hastada bulunan başka bir hastalık veya kalıtımla geçiş gösteren risk faktörleri de neden olarak belirebilir.
Derin ven trombozu ve akciğer embolisi nasıl tedavi edilir?
Derin ven trombozu ve akciğer embolisinin tedavisi benzerdir. Derin ven trombozunda tedavinin asıl amacı akciğer embolisinin oluşmasını önlemektir. Venöz trombozun asıl tedavisi antikoagulasyondur.
Antikoagulasyon nedir?
Antikoagulasyon kan pıhtılaşmasının engellenmesidir. Antikoagulan ilaçlar antikoagulasyon sağlayan ilaçlar olup, kan incelticiler olarak da bilinirler. Gerçekte bu ilaçlar oluşmuş pıhtıyı eriterek yok etmekten ziyade oluşmuş pıhtının büyümesine ve kan içinde yeni pıhtıların oluşmasına engel olurlar. Antikoagulasyon sağlamak için en yaygın kullanılan ilaçlar heparin, düşük molekül ağırlıklı heparinler ve varfarindir.
Antikoagulan ilaçların kullanımı hangi problemlere yol açabilir?
Antikoagulan kullanan hastalar kolayca kanayabilir. Kanama burun kanaması, diş etlerinden kanama, adet kanamasının artması, idrar veya dışkıda kan görülmesi, ciltte morarmalar olması veya kusma ile kırmızı veya kahverengi renkte kanama olması şeklinde her bölgede görülebilir. Bazen kanama iç organlarda da oluşabilir. İç organlarda oluşan kanamalarda ani fenalık hissi, bel veya karın ağrısı görülebilir. Bu tip yakınmaların mevcudiyetinde hekim ile görüşülmelidir.
Antikoagulan ilaç kullanır iken kanama ihtimalini azaltmak için nelere dikkat etmeliyim?
Yumuşak diş fırçalarının kullanılması, sakal traşı için jilet yerine traş makinesi kullanılması, makas, bıçak gibi sivri ve kesici cihazlar kullanılır iken özellikle dikkat edilmesi, travmalara sebep olabilecek temas sporlarından kaçınılması, ağrı kesici olarak aspirin ve romatizma ilaçlarının kullanılmaması önerilir. Ağrı tedavisi için mutlaka ağrı kesici kullanılması gerekli ise parasetamol içeren ağrı kesiciler tercih edilmelidir.
Antikoagulan tedavi ne kadar süre ile uygulanmaktadır?
Antikoagulan ilaçlar ile tedavi en az üç ay süre ile uygulanmaktadır. Tromboz yatkınlığı yönünden tespit edilen risk faktörü uzun süreli hareketsizlik gibi geriye dönüşümlü bir neden ise bu risk faktörünün ortadan kalkması halinde hekiminiz üç ay süreli bir tedaviyi yeterli görebilir. Bilinen nedeni olmayan ilk venöz tromboz hallerinde de en az üç ay süreli tedavi verilmelidir. Üç aydan sonraki uygulamalarda ilacın yol açtığı kanama riski ile ilaçtan beklenen pıhtı oluşumunu engelleyici etki birlikte göz önünde bulundurularak karar vermelidir. Bazı hastalarda kalıtımla geçiş gösteren bazı risk faktörlerinin mevcudiyeti veya iki veya daha fazla venöz tromboz atağı geçirilmiş olması gibi haller söz konusu olduğunda tedavi süresi ömür boyu da olabilmektedir.
Varfarin nedir?
Varfarin (ticari ismi Coumadin) tablet şeklinde hazırlanmış antikoagulasyon yapan (kanı incelten) bir ilaçtır. Kanın normalde pıhtılaşmasından sorumlu olan ve K vitamini aracılığı ile karaciğerde üretilen bazı pıhtılaşma faktörlerinin üretimini bozarak pıhtı oluşumunu engelleyici etki gösterir.
Varfarin kullanır iken tahlil yapılması gerekli midir?
Varfarin tedavisinin etkili olabilmesi için ilacın dozunun sürekli olarak kontrol altında tutulması ve doz ayarlamasının yapılabilmesi için de protrombin zamanı denilen tahlilin yapılması gereklidir. Venöz tromboz bulunan hastalarda bu ilaç için tercih edilen protrombin zamanı (INR) tahlilinin uygun düzeyi 2,0-3,0 arasındadır. Tahlil sonucu bu düzeyin altında iken ilaç yeterli etkiyi göstermez. Aksine tahlil sonucu bu düzeyin üzerinde ise kanama olasılığı çok artar.
Varfarin kullanır iken diyetime dikkat etmeli miyim?
Bazı gıdalar ve katkı maddeleri varfarinin etkisini değiştirir. Bu nedenle, ilaç dozunda önemli değişimler yaşanmaması için hastaların diyetlerinde önemli değişiklikler yapmamaları gerekir. K vitamininden zengin gıdaların (ıspanak, lahana, kara lahana, Brüksel lahanası, brokoli, şalgam, marul) tüketilmesi varfarinin etkisini azaltır. Bu gıdalardan kaçınmak yerine her hafta eşit miktarlarda tüketilmesi önerilir. Alkol tüketimi de ilaç düzeylerini değiştirebildiğinden dikkatli kullanılmalıdır.
Varfarin kullanır iken diğer ilaçlarıma dikkat etmeli miyim?
Kullanılan birçok ilaç, bitkisel ürün ve vitamin varfarin düzeylerini değiştirebilmektedir. Bu nedenle yeni bir ilacın, bitkisel ürünün veya vitaminin kullanımı gerekli olduğunda hasta mutlaka hekimine danışmalıdır.
Derin ven trombozu için tedavi edilir iken yürüyebilir miyim?
Kan pıhtılaşmasını engelleyici ilaçların başlanması sonrası yakınmalar kontrol altına alınır alınmaz hastanın ayağa kalkması ve yürümesi tavsiye edilir. Çalışmalar ayağa kalkan ve yürüyen hastalarda akciğer embolisi gibi risklerin artmadığını, aksine yürüyen hastaların kendilerini çok daha iyi hissettiğini göstermektedir. Yürünmediği zamanlar tromboz olan damarın bulunduğu bacağın vücut seviyesinden yukarıda tutulması önemlidir.
Ameliyat olacak hastalarda derin ven trombozu gelişimi önlenebilir mi?
Kemik veya eklem cerrahisi veya kanser nedeni ile ameliyat yapılması planlanan hastalarda antikoagulan ilaçların verilmesi kan pıhtılarının oluşma riskini azaltır. Ameliyat sonrası riski daha az olan hastalarda kanı inceltici ilaçların tatbiki yerine varis çorabı kullanılması gibi uygulamalar daha çok tercih edilir. Tüm hastalar için ameliyat sonrası erken dönemde ayağa kalkma kan pıhtılarının oluşumu riskinin azalması nedeni ile özellikle önerilir.
Uzun süreli seyahatlerde venöz tromboz oluşmaması için nelere dikkat edilmelidir?
Uzun süreli yolculuklar venöz tromboz oluşma riskini 2-4 kat arttırır. Altı-sekiz saatten uzun süreli hava yolculukları başta olmak üzere tüm yolculuklar için her 1-2 saatte bir ayağa kalkılması ve yürünmesi, seyahat esnasında sigara kullanmaktan kaçınılması, baskı oluşturmayan rahat giysilerin tercih edilmesi, bacakların sık olarak kasılıp gevşetilmesi, oturma pozisyonunun sık değiştirilmesi, sıvı kaybının önlenmesi ve bu amaçla tercihen alkol içermeyen sıvıların içilmesi, varis çoraplarının kullanımı ve uzun süreli hareketsizliğe yol açabilecek yatıştırıcılar ile alkol kullanımından kaçınılması önerilir.
|