Türk Hematoloji Derneği olarak tüm hematolojik hastalıklara ait özel günlerde aktivite düzenliyoruz. Amacımız toplumda hematolojik hastalıklara ilişkin bilinci artırmak; hastalıkların nedenleri, belirtileri ve bulguları hakkında farkındalık oluşturarak ölüm ve sakatlıkları azaltmaya çalışmaktır. Bugün 13 Ekim Dünya Tromboz günü. Tromboz, yani damarların pıhtı ile tıkanması, günümüzde insanoğlunun en önemli sağlık sorunudur. Bu özel günün amacı topluma trombozu öğretmek, trombozdan korunma yolları hakkında bilgi vermektir.
İki yıldır tüm dünyayı kasıp kavuran COVID-19 pandemisi sırasında, daha önce hiç tanık olmadığımız, olağan-dışı deneyimleri yaşadık. Halen bir kısmını yaşamaya devam ediyoruz. Şundan birkaç yıl önce sinemada görsek ‘yok artık’ diyeceğimiz uygulamalar, günlük hayatımızın bir parçası oldu. Maske ile tanıştık, hatta günlük giyimimizin bir parçası oldu, uzun süre de böyle olacak gibi. İş yerleri, okullar, lokantalar, sinemalar, tiyatrolar, konserler bir süre kapalı kaldı; evden iş ve eğitim sürdürülmeye çalışıldı. Bazı günler, haftalar, hafta sonları, hatta bayram günleri sokağa çıkma yasakları geldi. Yaşlılar ve çocuklar sadece belli saatlerde dışarı çıkabildiler. Tatile gidemedik, büyüklerimizi görmedik, bayramlaşamadık, internet ortamından veya telefonların görüntülü aramalarından hasret gidermeye çalıştık. Aralık 2019’dan beri tüm dünyada yaklaşık 5 milyon kişinin hayatını kaybetmesine neden olan bu salgın; aşıyla mücadelede olumlu sonuçlar alınmasına rağmen hala hepimizi en korkutan sağlık sorunu olmaya devam ediyor. Peki COVID-19 infeksiyonunda en önemli ölüm sebebinin virüsün yarattığı hasara bağlı organlarda gelişen küçük pıhtıcıklar (tıbbi tanımıyla trombozlar) olduğunu biliyor muydunuz? COVID 19 salgını sürerken, bu 2 yılda yaklaşık 18 milyon insanın kalp kriziyle (yani kalp damarlarının trombozuyla), 10 milyon kişinin inme (beyin damarlarının trombozu) ve 3 milyon kişinin toplar damarları tıkanması nedeniyle öldüğünü biliyor muydunuz?
Tromboz (damarların pıhtıyla tıkanması) aslında tüm dünya ülkelerinde en önemli sebebidir. Dünya her 4 kişiden biri pıhtı nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Bu açıdan bakıldığında günümüzde insanoğlunun en önemli sağlık tehdidinin ‘pıhtı’ olduğu anlaşılmaktadır. COVID-19 ile mücadelede maske, aşı ve hijyen kurallarına uymak ile hastalığın büyük ölçüde engellenebildiğini hepimiz biliyoruz. Peki gerekli önlemleri alabilirsek pıhtıdan kaynaklanan ölümlerin en az yarısını engelleyebileceğimizi biliyor muydunuz?
Uluslararası Tromboz ve Hemostaz Derneği (“International Society on Thrombosis and Haemostasis”- ISTH) 2014 yılından itibaren tüm dünyada “Dünya Tromboz Günü” kapsamında etkinlikler düzenlemektedir. Bu özel günün amacı ulusal ve yerel organizasyonlar ile birlikte tüm dünyada damar tıkanıklığına karşı farkındalık yaratmaktır. ISTH Dünya Tromboz Günü Yönlendirme Komitesi yaptığı açıklamada "Basit tedbir ve uygulamalarla büyük ölçüde önlenebilir bir hastalık olan damar tıkanıklığına yıllarca gereken önem verilmemiştir; bu nedenle oluşan sakatlık ve ölümlerin durdurulabilmesi için acilen toplumsal farkındalığın artırılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır” demektedir. Şu anda 35’den fazla ülkede tromboz ve kalp damar hastalıkları ile ilgili dernekler ‘Dünya Tromboz Gününü’ desteklemektedir.
SORULARLA TROMBOZ
Tromboz nedir?
Tromboz damar sistemi içinde pıhtı oluşmasıdır. Pıhtı damarda kan akımını durdurur. Eğer pıhtının oluştuğu damar bir atar damar ise, bu damardan beslenen doku direk ölür (infarktüs). Kalp koroner damarı tıkanması kalp infarktüsüne, beyin damarının tıkanması felç bulgularına, bacak atar damarı tıkanırsa gangrene neden olur. Günümüzde kalp infarktüsü ve inme insanda ölüm sebepleri listesinin ilk 2 sırasını oluşturmaktadır.
Toplar damarda pıhtı oluşması ise venöz tromboz olarak tanımlanır. Venöz tromboz en çok bacak damarlarında gelişir. Bacakta tek taraflı olarak başlayan şişlik, kızarıklık, ağrı ve yürüme güçlüğü ile ortaya çıkabilir. Eğer hemen tanınıp tedavi edilmezse iki ciddi komplikasyonla karşılaşılabilir. Birincisi pıhtıdan kopan parçanın akciğer damarlarını tıkamasıdır (akciğer embolisi). Ani ölüme neden olabilir. İkinci komplikasyon bacaklarda varislerin, şişliklerin ve beslenme bozukluğuna bağlı yaraların oluşmasıdır. Varisleri olan bireylerin mutlaka damar tıkanıklarına neden olan hastalıklar açısından incelenmesi ve bir daha pıhtı oluşmaması için korunması gereklidir. Atar damar tıkanıklıklarına kıyasla toplar damar tıkanıklığı sıklığı biraz daha düşüktür, toplumda her yıl 1.000 kişinin 1-3’ünde toplar damar tıkanıklığı gelişir. Bu sayı az gelebilir ama, aslında ne kadar önemli bir sorun olduğu şu örnek çok güzel açıklanmaktadır: ABD’da toplar damar tıkanıklığından ölenlerin sayısı AIDS, meme kanseri, prostat kanseri ve motorlu araç kazalardan ölenlerin toplamından çok daha fazladır.
Tromboz neden oluşur?
Atar damar tıkanıklarının en önemli sebebi damar sertliğidir (ateroskleroz). Atar damarların iç dokusunun tahribatı ve bu bölgelerde yağların birikmesi, damar sertliği için ana başlatıcı olarak kabul edilmektedir. Damar niye tahrip olur? Bu liste oldukça uzundur: hipertansiyon, sigara, stres, kan şekerinin yüksek olması, infeksiyonlar, gıdaların içindekiler de dahil olmak üzere toksik maddeler, romatizmal hastalıklar, kanserler. Damar dokusunda biriken yağları temizlemek için damarın destek hücreleri ve kan hücreleri işe koyulur. Eğer damar dokusuna yağ gelmeye devam ederse bu süreç kronikleşir. Damar duvarı giderek kalınlaşır, içinde kalsiyum birikir (kireçlenme), damar içine doğru kan akımını bozacak boyutlara ulaşan tümsekler (aterosklerotik plaklar) oluşur. Bu tümsekler büyüyüp, günün birinde damarı tamamen tıkadığında o bölgede infarktüs gelişir. Toplar damar tıkanıklıklarında ise genellikle damar duvarı sağlamdır, içinde akan kanın çeşitli genetik ve sonradan kazanılan nedenlerle çabuk pıhtılaşması söz konusudur.
Kimler tromboz açısından risklidir?
İleri yaşta damarlar da yaşlandığı için atar damar ve toplar damar tıkanıklığı riski artar. Özel bazı risk faktörleri taşıyan yaşlı bireylere, aspirin veya başka kan sulandırıcı ilaçlar verilmektedir. Ancak, belli yaşa gelen bireylerin rastgele kan sulandırıcı ilaç kullanması doğru değildir. Bu ilaçların kanama yan etkileri olacağından, sadece doktor tarafından tavsiye edildiği taktirde başlanması gerekir.
Sigara içme, hareketsizlik, obezite damar tıkanıklığı açısından en önemli ve kişinin düzeltebileceği risk faktörleridir. Özellikle genç bireylerde damar tıkanıklıklarının en önemli nedenlerini oluştururlar. (Sigara konusu aşağıda daha detaylı)
Gebelikte pıhtı riski artar, daha önce pıhtı sorunu yaşamış veya ailesinde pıhtı öyküsü olan kadınlarda, gerekirse özel incelemeler yapılarak gebelik ve doğum sonrası erken dönemde pıhtıdan koruyucu önlemler almak gerekir. Östrojen içeren hormon ilaçlarının kullanımında (doğum kontrol ilaçları ve adet düzenleyiciler gibi) pıhtı riski artacağından, bu ilaçlara başlamadan önce mutlaka bir kadın hastalıkları doktoru ile görüşmek gereklidir.
Birçok hastalıkların seyri sırasında (diyabet, hiperlipidemi, kalp hastalıkları, kanserler, ağır infeksiyonlar, cerrahi veya ortopedik operasyonlar, bazı kan hastalıkları) damar hasarı ve pıhtılaşma sisteminde aşırı çalışma meydana gelir. Özellikle diyabet hastalığının seyri sırasında damarların tıkanması çok sıktır. Bu durum diyabet hastalarında kalp krizine, felçlere, ayaklarda kapanmayan yaralara neden olmaktadır. Dünyada ve ülkemizde diyabet hastalığının giderek yaygınlaşması, pıhtı ile ilişkili ölümlerin katlanarak artmasında rol oynamaktadır.
Hastanede yatış, pıhtı gelişimini arttıran önemli bir durumdur. Bu nedenle hastaneye yatan her hastada pıhtı riski değerlendirilmesi yapılır ve buna göre pıhtıyı önleyen tedbirler alınır.
Ağır infeksiyonlar sırasında, infeksiyon etkeni veya toksinleri kana karışarak damar hücreleri, bağışıklık sistemi ve pıhtılaşma sistemini uyarır, yaygın pıhtılara sebep olabilir. Ağır COVID-19 hastalarında, organ hasarlarının gelişmesinde küçük damar pıhtılarının önemli rol oynadığı gösterilmiştir. Bu hastalara hastanede yatışları süresince, hatta bazı riskli hastalarda evde takip sırasında kan sulandırıcı ilaçlar kullanılmaktadır.
Tromboz neden bu kadar sık?
Mağara döneminde insanın en önemli ölüm sebebi infeksiyonlar, açlık ve kanamalardı. Doğum sırasında ve travma sonucu gelişen kanamaları çabuk durdurabilen mutasyonlara sahip insanlar, hayatta kalma avantajı elde edebilmiştir. Günümüzde bu mutasyonlara oldukça sık olarak rastlanmaktadır. Yani kolay pıhtı oluşturabilmek, kısmen genetik olarak atalarımızın bir mirasıdır.
Ama tarihsel sürece baktığımızda, tromboz son iki yüzyılda artmaya başladı ve tırmanarak son yıllarda en üst sıraya yerleşmeyi başardı. Bunun sebebi nedir? Mağara döneminde besin kaynakları sadece avlanabilen hayvanlar, bitkiler, yemişler ve meyvalar ile kısıtlıydı, yiyecek miktarı azdı. Avcı-toplayıcı insan günün büyük bir kısmını hareket ederek ve temiz doğada geçiriyordu. Oysa günümüz insanı aşırı tahıl, şeker, tuz, rafine yağ, genetiğiyle oynanmış gıda ve endüstriyel gıda ile besleniyor. Tarım ilaçlarının uygunsuz kullanımı, dünyanın toprak ve su kaynaklarının kimyasallarla kirlenmesi, hava kirliliği gibi sorunlar insandaki pek çok kronik hastalığın tetikleyicisi olmuştur. Bunlara ek olarak, yaşam şartları insanın hareket saatlerini giderek daraltacak şekilde değişmiştir: saatler boyunca kalkmadan okullarda, iş yerlerinde, fabrikalarda çalışır olduk. Yürümek hatta koşmak ‘özel spor aktiviteleri’ olarak algılanır duruma geldi. İstenildiği saatte istediği gıdaya ulaşabilen insanda obezite, kan yağlarının yüksekliği ve yüksek tansiyon hastalıkları giderek arttı. Artık maalesef ilkokul çağında çocuklarda bile obezite ciddi bir sorundur ve bu konuda ebeveynlerin acilen önlem alması şarttır. Aksi taktirde bu çocuklar, ebeveynlerine kıyasla çok daha erken yaşlarda pıhtı ve komplikasyonları ile karşı karşıya kalacaklardır.
Trombozu engellemek mümkün mü? Trombozdan korunmak için ne yapmalıyım?
Ancak bildiğiniz, farkında olduğunuz tehlikelerden korunabilirsiniz. Öncelikle böyle bir sorunun varlığını, trombozun insan hayatını ne kadar ciddi bir biçimde tehdit ettiğini anlamak ve bu konuda bilgi sahibi olmak lazım. Özellikle bu konuda çocuklarda sağlık bilincini oluşturmak çok önemli.
Ailenizde erken yaşta kalp hastalıkları, varisler, ani ölüm, diyabet, kolestrol yüksekliği gibi sağlık sorunları varsa, mutlaka aile hekimizinle görüşün. Tarama amaçlı testler gerekiyorsa bunları yaptırmalısınız.
Yukarıda da belirtildiği üzere damar tıkanıklıklarının büyük bir kısmı kişinin hayat tarzında sağlıklı seçimler yapması ile engellenebilmektedir. Beslenmede yapılacak sağlıklı seçimler (bol sebze tüketmek, şeker ve tuz tüketimini kısıtlamak, endüstriyel hazırlanmış gıdalardan uzak durmak, rafine yağları kullanmamak), bol su içmek, kilo kontrolüne önem vermek, hareketi arttırmak (düzenli yürüyüş, kas geliştirici hareketler), sigara ve toksik maddelerden uzak durmak sadece tromboz değil, başta diyabet ve kanser olmak üzere birçok hastalıktan korunmaya yardımcı olacaktır.
Sigara önemli bir sağlık sorunudur:
Sigara ve diğer tütün ürünleri başta damar tıkanıklığı, kanser ve kronik akciğer hastalıkları olmak üzere dünyada en önemli 3 ölüm nedeninin baş tetikleyicisidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 8 milyondan fazla insan sigara yüzünden ölmektedir. Çok acıdır ki, çoğu küçük yaştaki çocuklar ve bebekler olmak üzere yaklaşık 1.2 milyon insan, pasif olarak sigaraya maruz kaldıkları için hayatlarını kaybetmektedir. Sigara dumanında, 250’den fazlası zararlı madde ve 69’u kanserojen madde olarak nitelendirilmiş 7000 çeşit kimyasal bulunmaktadır. Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) verilerine göre, Türkiye’de nüfusun %31.6’sı (19.2 milyon insan) sigara kullanmaktadır. Erkeklerde sigara kullanma oranı %44, kadınlarda %19’dur. 2019 yılında ülkemizde 78 milyar TL (o zamanki kur ile 13 milyar Amerikan doları) tutarında sigara satın alınmıştır. Bu paranın büyük bir kısmı, düşük ekonomik gelire sahip bireyler tarafından harcanmıştır. Sigara ülkemizde çok önemli bir sağlık sorunudur, bu konuda çok daha aktif mücadeleye ihtiyaç vardır. Türkiye’de ortalama sigaraya başlama yaşı 17 olduğu düşünülürse, mücadelenin etkin yöntemlerle, erken okul çağında başlaması gerektiği anlaşılmaktadır.
Türk Hematoloji Derneği Hakkında kısa bilgi:
Hematoloji Derneği (THD), 1967 yılında kurulmuş, ülkemizde ve uluslararası düzeylerde hematoloji alanında önemli görevler üstlenen 800’ü aşkın üyesiyle köklü bir uzmanlık derneğidir. Kuruluşundan bu yana hedefi ülkemizde hematoloji eğitim düzeyinin yükseltilmesi ve ulusal boyutta standardize edilmesi, hematoloji ve hematolojiyle birlikte çalışan bilim dalları ile bilgi iletişimini sağlamak, bu alandaki çalışma ve araştırmaları geliştirmek, desteklemek, bölge, yöre vb. sınırlamalar olmaksızın Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki ihtiyaç sahiplerine hizmet sunmaktır. Bu amaçla hematolojide ve ilgili bilim dallarında çalışanlara mezuniyet öncesi ve mezuniyet sonrası kurs, seminer, çalıştay gibi bilimsel, aydınlatıcı aktiviteleri başarıyla gerçekleştirmektedir.
Uluslararası Tromboz ve Hemostaz Derneği (International Society on Thrombosis and Haemostasis - ISTH) hakkında kısa bilgi verir misiniz?
ISTH 1969 yılında kurulan, pıhtı oluşumu ve kanamaya yol açan kan ve damarsal hastalıkların araştırılması, önlenmesi, tanı ve tedavisi konularında çalışmalar yürütmeyi amaçlayan dünya çapında kar amacı gütmeyen bir organizasyondur. ISTH dünya çapında 90'dan fazla ülkede hastaların yaşamlarını iyileştirmek için birlikte çalışan yaklaşık 4.000 hekim, araştırmacı ve eğitimciden oluşan uluslararası bir dernektir. Etkinlikleri ve girişimleri arasında eğitim ve standardizasyon programları, araştırma faaliyetleri, toplantılar ve konferanslar, hakemli yayınlar ve uzmanlık komiteleri yer almaktadır.
Ayrıntılar için www.isth.org ve/veya www.thd.org.tr web adreslerini ziyaret edebilirsiniz.
https://apps.who.int/iris/bitstream/handle/10665/342703/9789240027053-eng.pdf
https://www.tuseb.gov.tr/tuhke/uploads/genel/files/dunya_tutunsuz_gunu.pdf
Prof. Dr. Reyhan Diz Küçükkaya
Türk Hematoloji Derneği Hemostaz Tromboz Bilimsel Alt Komite Başkanı
Prof. Dr. Güner Hayri Özsan
Türk Hematoloji Derneği Başkanı