Merhaba,
Label

49. Ulusal Hematoloji Kongresi Basın Bülteni

13.11.2023

BASIN BİLGİ NOTU
4 Kasım 2023

 

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. , Derneğimizin kuruluşunun 56. yılında düzenlediğimiz 49. Ulusal Hematoloji Kongresinde siz değerli basın mensuplarını ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz.

Hematoloji bilim alanında yapılagelen en önemli organizasyon olan Ulusal Hematoloji Kongresi “Akan Hücre Ölçer Kursu” ile başladı.

Kongre kapsamında bu sene 10’u sözlü sunu, 5’i tartışmalı poster oturumu olmak üzere toplam 41 bilimsel oturum, 16 uydu sempozyumu bulunmaktadır. Ayrıca, ilk gün bilimsel program yanında 2 farklı kurs yapılmıştır.

Kongrenin uluslararası gününde Türk Hematoloji Derneği (THD) ile Avrupa Hematoloji Birliği (European Hematology Association – EHA) ile ortak olarak HOPE MENA (EHA Highlights) toplantısı gerçekleştirilmiştir.

Kongremize gönderilen 300’e yakın bildiriden hakemlerin değerlendirmesi sonrası 6’sı Başkanın Seçtikleri Oturumunda 60’ı Sözlü Sunu Oturumlarında, 27 tanesi ise Tartışmalı Poster Oturumlarında sunulmaktadır. Ayrıca, e-poster olarak kabul edilen çalışmaları ve HOPE MENA (EHA Highlights) Toplantısına gönderilen posterleri kongre boyunca katılımcılar ekranlardan inceleyebilmektedir.

Kongrenin en önemli oturumlarından “100. Yıl Prof. Dr. Yücel Tangün Oturumu”nda, kısa süre önce kaybettiğimiz Derneğimiz eski başkanlarından Prof. Dr. Yücel Tangün anılmış, daha sonra Türkiye’de hematolojinin geçmişi, mevcut durumdaki sorunları ve geleceği masaya yatırılarak tartışılmıştır.

Türkiye’de hematoloji alanında sadece hekimlerin ve araştırmacıların eğitimine değil aynı zamanda halkın, sağlık hizmeti verenlerin ve ilaç endüstrisi çalışanlarının da doğru bilgiye ve farkındalığa ulaşmasını hedefleyen THD bu bağlamda Kongrenin 2. günü İlaç Endüstrisi Çalışanları için bir Eğitim Programı düzenlemiştir. Katılımın yüksek olduğu kurs büyük beğeni toplamıştır.

Kongre süresince düzenlenen THD ile fener alayı, ödül töreni, Yeni Türkü konseri ve Hisseli Hematoloji Kumpanyası gibi sosyal etkinlikler katılımcılardan büyük ilgi görmüştür.

Kongre programının hazırlığında tüm emeği geçenlere, kongre sekreterlerine, kongre organizasyon komitesine, organizasyon şirketine, ödül jürisine, bildirileri değerlendiren üyelerimize, bildiri ve konuşma metinleri kitabı editörlerine ve bizleri yalnız bırakmayarak Kongremizin bilimsel bir şölene dönmesine katkı sağlayan oturum başkanları ve konuşmacılara en içten teşekkürlerimizi sunarız.

Prof. Dr. Muhlis Cem Ar


Türk Hematoloji Derneği Başkanı


TÜRK HEMATOLOJİSİ (KAN BİLİMİ) KAN KAYBEDİYOR

2018 yılından bu yana hematoloji yan dal başvurularında gözlenen ciddi düşüşün nedenlerini
araştırmak üzere Türk Hematoloji Derneği (THD) ve Hematoloji Tıpta Uzmanlık Yeterlik Komisyonu (HEM-TUYEK) öncülüğünde anket düzenlendi. Bu ankette, erişkin hematoloji yan dal uzmanlık öğrencilerine, iç hastalıkları uzmanlarına, diğer yan dal uzmanlık öğrencilerine ve iç hastalıkları uzmanlık öğrencilerine tercihleri ile ilgili sorular yöneltildi. Anket sonucunda çok çarpıcı sonuçlara ulaşıldı. Bu ankete göre, iç hastalıkları uzmanlık öğrencilerinin %85’i herhangi bir yan dal eğitimine girmek isterken, iç hastalıkları uzmanlarında bu oranın %63 seviyelerine düştüğü görüldü. Uzmanların %17’si yan dal eğitimi için hematolojiyi  (kanbilimini) tercih ederken, bu oran iç hastalıkları asistanları arasında %10,5 seviyelerine inmekte. Hematolojinin neden tercih edilmediği sorulduğunda, en sık sebebin %72 oranla yoğun iş yükü ve yine %70 oranla daha ağır, tedavisi güç olan hastaların olduğu sonucuna ulaşıldı. Benzer sonuçlar Türk Pediatrik Hematoloji Derneği tarafından yürütülen anket sonuçlarında da görüldü.

Bu yıl yan dal uzmanlık sınavında açılan 118 erişkin hematoloji yan dal kadrosunun yalnızca 25’i dolarken, çocuk hematolojisi alanında açılan 78 yan dal kadrosunun yalnızca 5’i pediatri hekimleri tarafından tercih edildi. Genel bir perspektif ile baktığımızda, süreç bu şekilde devam ettiği takdirde önümüzdeki 10 yıl içerisinde gerek erişkin hematolojisi gerekse çocuk hematolojisi alanında çalışacak hekim sayısının çok ciddi azalacağını ön görebiliriz. Sonuç olarak hem verilen sağlık hizmetinin kalitesi hem de hematoloji alanındaki bilimsel çıktıların gelecekte düşeceği muhakkaktır. Bu konuda şimdiden çalışmalar yapılmalı durumun çözümü yönünde yetkili kurumlar adım atmalıdır. Aksi takdirde dünya çapında değeri olan Türk Kan Bilimi kan kaybetmeye mahkûmdur.

Prof. Dr. Özgür Mehtap


Türk Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi


Hematoloji Tıpta Uzmanlık Yeterlik Kurulu (HEMTUYEK)

Türkiye’de eğitim araştırma hastaneleri ve üniversitelerde toplam 52 tane eğitim merkezi bulunmaktadır. Bu merkezlerde verilen eğitim, eğitici kadroları ve merkezin tanı/tedavi olanakları temelinde farklılıklar gösterebilmektedir. Söz konusu farklılıkları en aza indirmek ve ulusal düzeyde hematoloji eğitimini uluslararası standartlara yükseltebilmek açısından merkezlerde verilen eğitimin akreditasyonu büyük önem taşımaktadır. Türk Hematoloji Derneği bu bağlamda  2022 yılında verdiği finansal destek ile Hematoloji Tıpta Uzmanlık Yeterlik Kurulu’nun (HEMTUYEK) oluşması sağlamıştır. Çalışmalarına hızla başlayan HEMTUYEK 2 yıl gibi kısa bir süre içinde Prof. Dr. Muzaffer Demir başkanlığında 29 üzerinde hematolog, eğitimci ve uzmanlık öğrencisinin katılımı ile  Türkiye’de Hematoloji eğitimine dair kurumsal ve bireysel standartları tanımlamış ve bu standartlara ait ölçme, değerlendirme yöntemlerini belirlemiştir. Söz konusu standartların uluslararası standartlar, ön planda Avrupa Hematoloji Müfredatı ile uyumlu olması sağlanmıştır. 2023 yılı içinde sırasıyla Gazi Üniversitesi, Trakya Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakülteleri ziyaret edilerek akredite edilmiştir. Yine bu yıl içinde bireysel yeterlik ölçmek amacıyla sözlü ve yazılı aşamalardan oluşan HEMTUYEK Ulusal Hematoloji Yeterlik Sınavı yapılmış ve 7 hematoloji uzmanı bireysel yeterlik almıştır. Ayrıca, 2019 yılından bu yana Avrupa Hematoloji Yeterlik Sınavı Türk Hematoloji Derneği tarafından Avrupa ile eş zamanlı olarak Türkiye’de yapılmaktadır.
HEMTUYEK, Türkiye’deki bütün eğitim merkezlerini akredite etmek ve söz konusu akreditasyonun uluslararası geçerlilik alması için gerekli başvuruları tamamlamak amacıyla çalışmalarına aralıksız devam etmektedir.

Prof. Dr. Muhlis Cem Ar

Türk Hematoloji Derneği Başkanı


EHA Highlights

Avrupa Hematoloji Birliği (European Hematology Association) ile 2005 yılından beri devam eden yakın işbirliği 2014’yılında imzalanan ortaklık protokolü ile güçlenmiş ve 2022 yılında imzalanan bir ortak üyelik protokolü ile de Türk Hematoloji Derneği (THD) üyelerinin aynı zamanda EHA üyesi olmasının yolu açılmıştır. THD-EHA ortak eğitim faaliyetlerinin son meyvesi olarak bu yıl Ulusal Hematoloji Kongresinin son gününde 2023 Avrupa Hematoloji Kongresinin en önemli sunumlarının özetlendiği ve çevre ülkelerden de Azerbaycan, Umman, Lübnan, Irak, Ürdün, Tunus, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri’nin  katılımıyla gerçekleştirilen “Highlights of Past EHA – Middle East and North Africa” toplantısı yapıldı. Türk ve yabancı katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği toplantıda Hematoloji alanında güncel tedaviler ele alındı.

EHA, 6 Şubat depreminde de Türk Hematoloji Derneği ile birlikte hareket ederek Deprem Bölgesi’nde Hematoloji Birimlerinin yeniden yapılanmasına katkı sağlamıştır.

Prof. Dr. Muhlis Cem Ar

Türk Hematoloji Derneği Başkanı


Hücresel Tedavilere Erişim

Günümüzde bir çok tedavi alanında da olduğu gibi hematolojide de hedefe yönelik tedaviler, bağışıklık sistemi üzerinden etkisini gösteren tedaviler (İmmunoterapi, hücresel tedaviler) ön plana çıkmaktadır. Özellikle CAR-T hücre tedavilerine ileri biyoteknolojik ürünler olmaları, teknolojik alt yapı gerektirmeleri ve maliyetli olmaları nedeniyle ülkemizde erişim son derece kısıtlıdır. Bu bağlamda, Türk Hematoloji Derneği Hücre ve Gen Tedavileri Bilimsel Alt Komitesi bir toplantılar dizi başlatmıştır. Söz konusu toplantıların temel amacı, üniversitelerde hücresel tedavilerle uğraşan temel bilimcileri, bu tedavileri kullanan klinisyenleri, üretici konumundaki ilaç sektörünü, düzenleyici roller nedeniyle ile sağlık bakanlığı ve geri ödeme kurumunu bir araya getirerek hücresel tedavilerin uluslararası standartlara uygun bir şekilde üretilebilmesi için gereken zemini oluşturmaktır. Yurtdışında çeşitli ülkelerin hücresel tedavileri kendi hastalarına nasıl ulaştırdıklarına dair deneyimleri öğrenmek için bu konuda çalışmış yabancı araştırmacılar ve sektör temsilcileri de toplantılara davet edilmiştir. Hedefimiz bu toplantı dizisi sonunda araştırmacılar, hekimler, sağlık otoritesi ve endüstrinin işbirliği ile bir uzlaşı ve yol haritası çıkarılmasıdır. Bu şekilde yeni tedavilerin ülkemizde uluslararası standartlarda ve en uygun maliyette üretilmesi ve hasta erişiminin sağlanması kolaylaşacaktır.

Prof. Dr. Muhlis Cem Ar

Türk Hematoloji Derneği Başkanı


GENETİK TANISAL TESTLERİN ÖNEMİ

Anne ve babamızın genlerinin harmanlanmasıyla oluşan genetik yapımız, gözümüzün renginden davranışlarımıza kadar bütün özelliklerimizi belirlemektedir. Genetik yapımızda anne ve babadan gelen bazı farklı kombinasyonlar, genetik hastalıklarına neden olmaktadır. Hematolojiyi ilgilendiren genetik hastalıkların çoğu, hayatın ilk yıllarında bulgularını vermektedir.  Az bir kısmı ise daha ileri yaşlarda tanınabilir hale gelmektedir.

Temel olarak tüm hücrelerimizde aynı genetik yapıyı taşıyor olmamıza rağmen, yaşamımız süresince maruz kaldığımız dış etkiler nedeniyle bazı hücrelerimizde genetik materyalde değişiklikler oluşabilmektedir. Mutasyon adını verdiğimiz bu değişimlerin çoğu hücrenin metabolizmasını olumsuz etkilediğinden yavru hücrelere aktarılamaz. Ancak bir kısmı hücrenin daha farklı davranmasına, daha uzun yaşamasına veya hızla çoğalmasına olanak tanır. Hızla mutasyonlu yavru hücrelerin gelişmesiyle yeni bir topluluk oluşur. Normalde bağışıklık hücrelerimizin bu anormal hücreleri tanıyıp yok etmeleri beklenir. Eğer bağışıklık hücrelerimiz bu yeni toplulukları yabancı olarak algılayamazsa ‘kanserli dokular’ gelişir. Yeni gelişen kanserli dokuların bir kısmı, bulundukları organlara veya kişiye bir zarar vermeden yavaş bir büyüme seyrini takip ederler. Örneğin bazı lenf bezesi kanserleri ve bazı kronik lösemilerde uzun süre herhangi bir ilaç kullanmadan hastanın günlük yaşamına devam etmesi mümkündür. Oysa bazen arka arkaya gelişen mutasyonlar ile kanserli topluluklar çok agresif hale gelir ve hızla bulundukları organlara veya organizmanın farklı dokularına saldırmaya başlarlar. Yüksek dereceli lenf kanserleri ve akut lösemilerde seyir çok hızlıdır, hemen tanı konup tedavinin başlanması çok önemlidir. Bu hastaların önemli bir kısmı standart kemoterapilere iyi cevap vermemekte, hayat süreleri ve kaliteleri çok azalmaktadır.

Günümüzde kan hücrelerinin hangi mutasyonlarla ‘doğru yoldan ayrılıp kanserli yola girdiğini’ anlamak çok önemlidir. Çünkü özel mutasyon tiplerine göre yeni ilaçlar geliştirilmiştir ve bu ilaçların standart tedaviye eklenmesiyle çok daha başarılı sonuçlar elde edilmektedir.

THD ‘Moleküler Biyoloji ve Genetik’ ve Tıbbi Biyoloji ve Genetik’ bölümleriyle işbirliği ile çalışarak hem genetik kan hastalıklarının, hem de hematolojik kanserlerin erken tanısı, tedavisi ve takibi konusunda önemli gelişmeler kat etmiştir. Bu yıl kongremizde THD Moleküler Biyoloji ve Genetik alt komitemizin düzenlediği kurslar ve oturumlar ile genç meslektaşlarımıza eğitimler verilmiştir.

Prof. Dr. Reyhan Küçükkaya
Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreteri


GÖÇMENLER VE DEPREM

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) 2022 yılı verilerine göre toplam iç göç sayısı 2.791.156 olarak raporlanmıştır. İç göç nedenleri arasında sağlık nedenli göç sadece %0.7 olarak tespit edilmesine karşın diğer göç nedenlerinin dolaylı olarak sağlık sektörü ve hizmetini etkilediği değerlendirilmektedir. 2023 yılında gerçekleşen deprem sonrası toplam 14.013.196 kişi etkilenmiştir. Bu rakam oransal olarak tüm nüfusun %16,43’ünü kapsamaktadır ve toplam 3.3 milyon kişi sadece 21 günde göç etmek zorunda kalmıştır.

Türkiye’nin dış göç analizine bakarsak başta Suriye olmak üzere birçok mülteci sığınmacı ülkemize gelmiştir ve bu sayı resmi rakamlara göre toplam 3.576.370 olarak raporlanmıştır. Kayıt dışı göçmenler nedeniyle bu rakamın çok daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir.

Sorunlar: Yoğun ve hızlı göç nedeniyle nüfusu artan illerde trafik, altyapı sorunları, hijyen sorunları ve sağlık hizmetlerinin verimliliğinin azalması en göze çarpan sonuçlardır. Özellikle Suriyeli göçmenlerin yoğun olduğu şehirlerde bu sorunlar daha da belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Bu duruma bağlı olarak hastaların yeterli/gerekli tedavi alamadığı; hastalıklarının taşıdığı risk faktörleri hakkında gerek kullanılan dilin farklılığı nedeniyle iletişim eksikliği; gerek eğitim seviyesi yetersizliği nedeniyle yeterince bilgi sahibi olamadığı ve sonuçta yüksek hastalık ve ölüm oranlarına yol açabileceği gözlemlenmiştir.

Van’da yapılan bir çalışmada birden çok doğum yapan kansızlığı olan hastaların %70’den fazlasının okuma yazma bilmediği tespit edilmiştir. Kayseri’de yapılan bir başka çalışmada Suriyeli genç kadınların ve yaşlı erkeklerin derin ve yoğun Vitamin B12 eksikliğinin olduğu tespit edilmiştir. Suriyeli sığınmacıların yoğun yaşadığı Güneydoğu Anadolu bölgesi merkezlerinin fazla olduğu; yaklaşık 1500 hastanın tarandığı geniş çaplı geriye dönük çalışmada Suriyeli mültecilerin en sık görülen kanserlerin başında lösemi, lenfoma ve miyelom olduğu; düzenli takip ve tedavi olamadıkları için tedavi yanıtlarının daha kötü olduğu saptanmıştır. Bu konuda, global işbirliği ve yeni planlamaların kaçınılmaz olduğu; göçmen sağlık stratejileri çerçevesinde hematolojik hastalıkların üzerinde yoğunlaşılması gerekliliği açıktır.

Yaklaşık 20 milyon insanın yaşadığı Türkiye’nin güneyi ile Suriye’nin kuzeyini kapsayan coğrafi bölgede 6 Şubat 2023’te meydana gelen deprem çok büyük can ve mal kaybına yol açmıştır. Çok sayıda şehir, kasaba ve köy ağır hasar gördü; binlerce bina çöktü; resmi rakamlara göre en az 50.000 kişinin öldüğü 100.000’den fazla insan yaralandı. Bu depremler şiddeti ve kapsadığı alan açısından bakıldığında yakın tarihte eşi benzeri olmayan felaketlerdir. Bu depremler çok sayıda hastane ve sağlık birimini tahrip etti, çok sayıda sağlık personelinin ölümüne ve yaralanmasına yol açtı. Bu bağlamda bölgedeki hematoloji ve onkoloji merkezleri hasara uğradı. Bu bölgede çalışan birçok doktor, hemşire ve yardımcı sağlık personeli öldü. Üstelik pek çok kişi evlerini, ailelerini, arkadaşlarını ve sevdiklerini kaybetti. Depremlerde ölen hasta sayısı bilinmiyor. Bölgedeki hematoloji ve onkoloji merkezleri depremin hemen ardından faaliyetlerini durdurarak hasar ve kayıpların değerlendirilmesi için diğer birimlerle iletişime geçti. Ne yazık ki, ilk iki depremden 2 hafta sonra, 6,4 büyüklüğündeki üçüncü deprem, zaten olumsuz etkilenen güney kesimini vurarak, büyük üniversite hastanelerinde hasara yol açtı. Deprem bölgesindeki ve ülke genelindeki merkezler, hastaların tedavisinin aksamaması için etkilenen merkezlerine lojistik ve tıbbi destek sağladı. Bu merkezlerdeki hastalar, işbirlikçi bir ağ aracılığıyla ülke çapındaki diğer bölümlere nakledildi. Türk vatandaşlarının laboratuar sonuçları, ameliyat ve patoloji raporları ile radyolojik görüntüler dâhil tüm bireysel sağlık verilerinin saklandığı Türkiye’nin merkezi çevrimiçi veri tabanı E-Nabız, tedavi planlarının yeniden oluşturulmasında ve tedavi sürdürülmesinde büyük katkı sağladı. Deprem bölgesindeki hematoloji ve onkoloji hastalarına hizmet için diğer bölgelerde hizmet eden çocuk hematoloji ve onkoloji personelinden bir gönüllü listesi hazırlandı. Birçok sağlık kuruluşunun hasta dosyalarının ve bilgisayar altyapısının tamamen silindiği böylesine büyük bir yıkım durumunda, bireylerin merkezileştirilmiş bir çevrimiçi sağlık veri tabanı hayat kurtarıcıdır. Bu bağlamda, Türkiye’nin e-Nabız sistemi, hastaların sevk edildiği merkezlerde hastaların tedavisinin devamında büyük katkı sağladı.

Bir diğer konu da depremde kan ve kan ürünlerinin teminidir. Her sağlık kuruluşunun afet planı olmalı ve çalışan personel buna hakim olmalıdır. 3-7 günlük kritik stok seviyesinde kan ürünü elde bulundurulmalıdır. Kan bankacılığı hizmeti sunan kuruluşların beklenmedik ve olağan dışı durumla karşılaşıldığında verdikleri hizmetin kesintiye uğramaması ve yaşanabilecek olumsuzlukların en asgariye indirilmesi için kendi olanak ve imkanları ölçüsünde tavsiye edilen uygulamalara ilişkin gerekli planlamalarını yaparak hazırlıklı olmaları gerekir.

Doç. Dr. Neslihan Andıç
Türk Hematoloji Derneği Araştırma Sekreteri