Merhaba,
Label

42. Ulusal Hematoloji Kongresi Basın Bülteni

24.10.2016

Ülkemizde hematoloji alanında yapılagelen ve en önemli organizasyon olan Ulusal Hematoloji Kongresi’nin bu yıl kırkikincisini 19-22 Ekim 2016 tarihleri arasında Antalya’da düzenliyoruz. 

Türk Hematoloji Derneği (THD) bu bilimsel şöleni her yıl bir önceki yıla göre daha iyi bir içerik ile sunmak için çok çaba harcıyor. Ellinci yılını doldurmak üzere ve 42. kongresini düzenleyen köklü bir derneğe yakışır bir bilimsel etkinlik yapmanın ciddiyeti ile kongre düzenleme kurulumuz, yönetim kurulumuz, dernek çalışanlarımız ve organizasyon firmamız büyük bir özveri ile çalıştı. 

Son bilimsel gelişmelerin katılımcılara aktarılması yanında teknolojik gelişimlerin de kongrede kullanılması en önemli hedeflerimizden biri olmuştur. 

Derneğimizin yurtdışındaki paydaşlarıyla işbirliğinde olma düşüncesinin bir ürünü olarak bu yılda Balkan Hematoloji Günü’nü üçüncü kez kongremiz kapsamında düzenliyoruz. Bununla birlikte her yıl olduğu gibi bu yıl da Avrupa Hematoloji Derneği (EHA) ve Dünya Hematoloji Derneği (ISH) ile ortak oturumlarımız bulunmaktadır. 

Ulusal bilimsel kongreler, güncel bilgileri aktarması yanında çalışma alanımızla ve meslektaşlarımızla ilişkili yaşadığımız sorunların tartışıldığı bir ortam oluşturmalıdır. Bu düşünce ile 42. Kongremizde, üretim - ruhsatlandırma aşamasında olan biyobenzer ilaçlarla ilişkili, ülkemizde tanı ve tedavi konusunda mükemmeliyet merkezlerinin oluşturulmasıyla ve genç meslektaşlarımızın zorunlu hizmette yaşadığı sorunlar ile ilgili oturumlar da yapılmaktadır. 

Kongremizde; 17 bilimsel oturum ve 13 uydu sempozyumda 47 oturum başkanının moderatörlüğünde 66 konuşmacı sunumlarını gerçekleştirmektedir. Ayrıca 12 sözlü sunu oturumunda, 60 sözlü bildiri ve 10 ekranda 60 sözel tartışmalı poster ve kalan kısmı poster sunumu olacak şekilde toplam 368 bildiri yer almaktadır.

Sağlık harcamalarının dünya genelinde beklenenden fazla artmasının en önemli etkenlerden biri ilaç fiyatlarıdır. İlaç fiyatlarının düşürülmesi konusunda önde gelen yöntemlerden biri jenerik ve biyobenzer ilaçların günlük pratiğe girmesine bağlıdır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de biyobenzer ilaçların üretimi, onaylanma süreçleri, etkililik ve güvenlilik sorunlarının tartışıldığı ilaç endüstrisini ve sağlık otoritesinin katılımcı olduğu oturumumuz, kongremizin önde gelen ilgi çekici oturumlarından olduğunu düşünüyoruz. 

Bu yılki kongremize “Klinisyen-Patolog Ortak Lenfoma Kursu” ile başladık. Lenfoma ve Hematopatoloji Bilimsel Alt Komiteleri’nin ortak düzenlediği bu kursta öğleden önce teorik eğitim öğleden sonra ise pratik uygulamalar yer almıştır. Kongremizin fuaye alanında yer alan Heparin Sokağı’nda tüm katılımcılarımızı geçmişten günümüze heparin tarihçesini içeren bir yolculuğa çıkarıyoruz. 

Zorunlu hizmete giden genç meslektaşlarımızın uygulama alanı ile ilişkili sorunlar yaşadığı kabul edilir bir gerçektir. Bireysel düşüncelerden çok bilimsel veri elde etmek için elliyi aşkın uzmanımızla yaptığımız anket çalışmasının verilerinin tartışıldığı bir oturum yapılmıştır. İyi bir tartışma alanı olduğunu düşündüğümüz bu oturumun tutanakları bu konuda etkin olan paydaşlarımızla paylaşılacaktır. 

Kongre programında bilimsel oturumların yanı sıra sosyal program ve aktivitelere de yer veriyoruz. Her sene ilgi ve hayranlıkla takip edilen üyelerimizin eserlerinden oluşan fotoğraf sergimizin bu sene yenisinin hazırlıkları tamamlandı. Ayrıca kongremizde, katılımcıların yorgunluğunu alacak, onları ülkemizin sahip olduğu doğal, kültürel ve tarihi zenginlikleri hatırlatan “Geçmişe Açılan Kapı: Yenikapı Batıkları” başlıklı özel bir sunum yer almıştır. 

Prof. Dr. Ahmet Muzaffer Demir
THD Yönetim Kurulu Başkanı

DERNEK AKTİVİTELERİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER 

Türk Hematoloji Derneği tüzüğü gereği eğitim faaliyetlerinin yanı sıra hematoloji alanındaki hizmetlerin kalitesini artırmak için doğru kişi ve yöntemlerle danışmanlık hizmeti vermektedir. Hematopoietik Kök Hücre Nakli ülkemizde iki merkez için akredite olarak hizmet kaliteleri tescillenmiş ve dünya standartlarında olduğu belgelenmiştir. EBMT/JACIE Grubu Kök Hücre Nakil Merkezlerini akredite eden tek kurumdur. Ülkemizde Hematopoietik Kök Hücre Nakli Merkezlerinin kalitesinin artırılması için derneğimiz Türk Hematoloji Derneği JACIE Grubu’nu kurmuştur.  

Prof. Dr. Ahmet Muzaffer Demir
THD Yönetim Kurulu Başkanı
  

1. JACIE Projesi ile Fiziksel Mekanların Akreditasyonu

Avrupa Birliği direktifleri hücrelerin bağışçıdan toplanması, işlenmesi, depolanması, dağıtımı ve alıcıya uygulanması sürecinde uyulması gereken kuralları belirlemiştir. 

Uluslararası Hücresel Tedavi Birliği (ISCT) ve Avrupa Kan ve Kemik İliği Nakli Birliği (EBMT)’nin ortak akreditasyon organı olan JACIE, nakil merkezlerinin Klinik, kök hücrelerin toplandığı ve hücrelerin işlendiği üniteler için geliştirilmiş bir dizi standartları ve ileri Kalite Yönetim Sistemlerini temsil etmektedir. Bu standartları karşılayan nakil merkezleri disiplinler ve üniteler arası iletişimlerini güçlendirerek sağlık hizmetini geliştirir. Sonuçta nakil sonuçlarının olumlu yönde etkilenmesi,  olumsuz olay, kaza ve yan etkilerin ve ekonomik kayıpların azaltılması hedeflenir.

Ülkemizde kök hücre nakil merkezlerinin sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu gün için yaklaşık bu sayı 75’dir. Gerek pediatrik ve gerekse erişkin hastalara aktif olarak  nakil yapan merkez sayısı ise 50 kadardır. Türkiye de Sağlık Bakanlığından ruhsatlı pediatrik ve erişkin kemik iliği nakil merkezlerinin çoğu kemik iliği nakli aktivitelerini yıllardan beri ve üst düzeyde bakım hizmetiyle sürdürmektedir. Bu merkezlerin JACIE standartları ile ilgili düzenlemelerini tamamlaması ve JACIE sertifikasyonu almaları önündeki en büyük engel mevcut iş yükünden dolayı nakil ekiplerinin yeterli zaman bulamaması ve bu konuda yeterli deneyimde ve eğitilmiş personelin bulunmamasıdır. Ulusal JACIE işbirliği projesinin temel amacı JACIE akreditasyonu alan merkezler ile ülkemizde bulunan JACIE hakemlerinin eğitim, malzeme, tecrübe ve denetimler konusunda işbirliği yapılmasıyla akreditasyonu arzulayan merkezlerin hazırlık süreçlerinin hızlandırılmasıdır. 

Ulusal JACIE işbirliği projesi 2 Mart 2016 tarihinde başlamıştır. Projeye erişkin ve pediatrik nakil aktivitesi yapan 10 merkez aday olarak başvurmuştur. Türk Hematoloji Derneği JACIE Çalışma Grubu tarafından başvuru yapan tüm merkezlerin kriterleri değerlendirilmiştir. Bir merkez başvuru için gerekli dökümanları göndermediği için projeye dahil edilememiştir. Merkezlerden beş tanesi vakıf hastanesidir. İkisi pediatrik olmak üzere toplam dokuz Merkez projeye dahil edilmiştir.  

Çalışmaya alınan merkezler yerlerinde ziyaret edilerek alt yapı, personel ve kritik malzeme durumları dikkate alınarak, kalite yönetim planı oluşturulmuştur. Merkezlere belirli zamanlarda JACIE hakemleri tarafından denetim faaliyetleri sürdürülecektir. Projede hedef 18 ay içerisinde merkezlerin JACIE başvuru hazırlıklarının tamamlanması, 2 yıl içerisinde JACIE Sertifikasının alınmasıdır. Bu sürecin tamamlanması ile Türkiye de Kanun ve Yönetmeliklere uygun olup aynı zamanda Uluslar arası standartlara uyum gösteren JACIE akredite merkezlerin sayısı artacaktır. Bu durum hastalara verilen bakım hizmetinin iyileşmesi, nakil sonuçlarına pozitif yönde yansıması, hataların azaltılması rekabetin artırılması sağlanabilecektir. 

Akredite merkezlerin sayısının artması diğer merkezler için motivasyon faktörü olacaktır. Transplant merkezlerimizin uluslararası düzeyde daha çok kabul görmesi, sağlık alanında ülkemizin prestijini arttıracaktır. Sağlık turizmi gelişmesi ülkemize daha çok hastanın kabul edilebilmesi, sigorta ödemelerinin kolaylaşması ve ekonomik kazanımları olacaktır.  

Prof. Dr. İlknur Kozanoğlu
THD Yönetim Kurulu Üyesi 

Tüzüğümüz gereği eğitim derneğimizin öncelikleri arasında yer almaktadır. Türk Hematoloji Derneği, 2016 yılında mezuniyet sonrası hematoloji eğitimi ve camianın geleceğine yönelik çok önemli katkısı olacağını düşündüğü yepyeni bir projeyi başlattı.    

2. Türk Kanbilimi (Hematoloji) Akademisi ile İnsan Gücü Geliştirme

Türk Kanbilimi (Hematoloji) Akademisi olarak adlandırılan bu proje kapsamında hematoloji alanında “Ustalık Eğitim Sınıfları” oluşturulacaktır. Bu sınıflar, kendini hematolojinin farklı alanlarında uzmanlaşmaya adamış, iyi eğitim almış, yabancı dili anadili gibi kullanma yeteneğinde olan, geleceğin ulusal ve uluslararası alanda yer edinebilen önemli fikir öncülerini yetiştirmek amacıyla yapılandırılacaktır. Türk Kanbilimi (Hematoloji) Akademisi programı çerçevesinde yapılandırılan ve ön planda Hematoloji Uzmanlığını yeni tamamlamış genç hekimleri hedef alan bir ileri eğitim modülüdür. 

Sadece yüz yüze eğitim ile sınırlı kalmayıp, öğrencilerin altı ay boyunca alacakları eğitimleri online olgu tartışmaları ve makaleler ile eğitim görevlileri gözetiminde destekleyeceklerdir.

Konulara olan hakimiyetleri, düzenli olarak uygulanacak sınavlar ile değerlendirilecek olup eğitimin sonunda girdikleri uzmanlık sınavında belirli bir bilgi düzeyine ulaşmaları hedeflenmektedir. 

Türk Kanbilimi Akademisi’nin Lenfoma/Hemofili Ustalık Sınıfı 1. ay eğitimleri 3-4 Eylül 2016 tarihlerinde 30 öğrenci ve 10 konuşmacının katılımıyla ve Türk Kanbilimi Akademisi’nin Lenfoma/Hemofili Ustalık Sınıfı 2.ay eğitimleri 8-9 Ekim 2016 tarihlerinde 31 öğrenci ve 11 konuşmacının katılımıyla İstanbul Wow Hotel’de başarıyla düzenlendi.

Doç. Dr. Muhlis Cem Ar
THD Yönetim Kurulu Araştırma Sekreteri 

3. Toplantılarımız Yeni Projelerle Devam Ediyor 

THD, mezuniyet öncesi ve mezuniyet sonrası hematoloji eğitimini standart hale getirip ayrıntılandırmak ve ortaya çıkan uzman görüşlerini kurumlara sunmak üzere 18 Kasım 2016 tarihinde Ankara’da bir günlük “1. Ulusal Hematoloji Eğitimi Çalıştayı” düzenleyecektir.  

Çalıştayımızda sabah programında teorik eğitimin güncel durumu aktarılacak, öğleden sonraki programda ise 7 konu başlığında çalışma masaları oluşturulacak ve her konu ayrıntılı olarak tartışılacaktır. Her masa kendi raporunu hazırlayıp en geç 15 gün içinde düzenleme kuruluna teslim edecek, en son hazırlanacak rapor ilgili kurum ve birimlere sunulacaktır.

Derneğimizin bir diğer önemli aktivitesi, 2 yılda bir yaptığımız uluslararası “International Congress on Leukemia Lymphoma Myeloma” Kongresi ve bir gün öncesinde yapılan “Immunohematology Summit” toplantısı önümüzdeki yıl da düzenlenecek olup, hazırlıklarımız tamamlanmıştır.

4. Türk Hematoloji Derneği, 13 Ekim Dünya Tromboz Günü’nde Sağlıklı Yaşam ve Hareketin Önemine Dikkat Çekti 

“HAREKETSİZ KALMA, YAŞAMDA KOPMA” 

Türk Hematoloji Derneği olarak tüm hematolojik hastalıklara ait özel günlerde aktivite düzenliyoruz. Bunun başlıca nedeni halkımızda farkındalık yaratmaktır. Ayrıca toplumda hastalıklara ilişkin bilinci artırmak ve nedenleri, risk faktörleri, belirtileri ve bulguları hakkında farkındalık oluşturarak ölüm ve sakatlıkları azaltmayı amaçlamaktayız.  

Örneğin tromboz, dünyada en sık görülen 3 ölümcül kalp-damar hastalıklarının (Kalp krizi, inme-felç ve venöz tromboembolizm) ortak mekanizmasında ve bu hastalıkların oluşumunda yer alan sessiz bir klinik tablodur. Türk Hematoloji Derneği, "International Society on Thrombosis and Haemostasis-ISTH” nın başlattığı ve her kıtadan Tromboz ile ilgilenen organizasyonların katıldığı, "Dünya Tromboz Günü" kampanyası ortakları arasında yer almaktadır. ISTH ulusal ve yerel organizasyonlar ile birlikte tromboza karşı farkındalığı arttırmak için, 13 Ekim tarihini Dünya Tromboz Günü olarak ilan etmiştir. Şu anda, Dünya Tromboz Günü’ne dünyanın her kıtasından 35’den fazla ülkede tromboz ve kalp damar hastalıkları ile ilgili dernekler bu kampanyaya destek vermekte ve her gün bir yenisi eklenmektedir.   

Dünya Tromboz Günü nedeni ile Barbaros Meydanı, Beşiktaş, İstanbul’da kurduğumuz çadır ile halka bilgi verildi. Yoğun ilgi gören bu aktivitede öncelikle hareket etmenin sağlıklı yaşam için önemine vurgu yaptık. Halkımızı trombozun riskleri, trombozdan korunma ve tromboz tedavisi konusunda bilgilendirmeyi ve eğitmeyi amaçladık.  

 Prof. Dr. Ahmet Muzaffer Demir
THD Yönetim Kurulu Başkanı 

HEMOFİLİDE DAHA AZ ENJEKSİYON 

Hemofili kanama eğilimi ile seyreden kalıtsal bir hastalıktır. Sıklığı 1/10000 erkek doğumda bir civarında olup nadir hastalıktır. Doğuştan kanamayı durdurmak için gereken ve pıhtılaşma faktörü denilen bir kan proteininin eksikliği sonucu oluşan hemofilide hastalar yürümeye başladıkları yaştan itibaren özellikle diz, dirsek, ayak bileği gibi ağırlık taşıyan eklemlerde kanamalarla karşılaşırlar. Hemofilik artropati adı verilen ve tekrarlayan kanamalara bağlı eklem hasarı sonucunda gelişen sakatlığı anlatan bu durum hemofilinin en önemli komplikasyonudur. Eklemlerde meydana gelen kalıcı hasar hastaların sadece hareketini kısıtlamakla kalmaz aynı zamanda sosyal yaşamdan kopmalarına da neden olur, iş gücü kaybına, eğitimin aksamasına yol açar.  

Bu nedenle kanamayı, dolayısıyla sakatlığı engellemek ve hastaların normal yaşamlarını devam ettirmelerini sağlamak amacıyla hemofili hastalarına erken yaşlardan itibaren eksik olan pıhtılaşma proteinin haftada 2-3 gün damar yolu ile verilmesi önerilmektedir. Gelişmiş ülkelerde yaklaşık 50 yıldır uygulanan bu kanamadan koruma tedavisi Türkiye’de de 2005 yılından itibaren SGK tarafından karşılanmaktadır. Koruma tedavisi alan hastalarda daha az sakatlık geliştiği, kanama sayılarının azaldığı ve bu hastaların sosyal yaşam entegrasyonlarının çok daha iyi olduğu gösterilmiştir. Ancak haftada 2-3 kez damar yolu ile tedavi almanın kendi içinde güçlükleri vardır. Her ne kadar damar içi enjeksiyon amacıyla hastaneye gelmekten kurtarmak amacıyla hastalara kendi kendilerine damar içine faktör uygulama becerisi öğretilse de hastaların çoğu için haftada birkaç kez enjeksiyon yapmak bir süre sonra bıkkınlık yaratmakta ve tedavide aksamalara neden olmaktadır. Bu bağlamda geliştirilen daha uzun etkili pıhtılaşma faktörleri hastaların tedavisinde önemli bir rahatlama getirecek ve yaşam kalitelerinde belirgin bir düzelmeye yol açacaktır. Hastalar haftada 2-3 kez yerine 1-2 kez enjeksiyon yaparak kanama riskini kontrol etme imkanına kavuşacaktır. Yeni geliştirilen ve eksik faktörü taklit ederek fonksiyon gösteren bir molekül insülin gibi cilt altına enjekte edilerek etkisini gösterebilmektedir. Bu gibi yeni ilaçlar sayesinde damar içine enjeksiyonun zorluklarından hastalar kurtarılabilir. 

Doç. Dr. Muhlis Cem Ar
THD Yönetim Kurulu Araştırma Sekreteri 

ANEMİ 

Anemi ülkemizde ve dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu olup yaşa ve cinsiyete göre sıklığı değişmektedir. Kansızlığın vücutta yaptığı esas değişiklik doku ve organlara oksijen taşıma kapasitesinin azalması ve doku ve organlarda oksijen azlığıdır. Buna bağlı olarak kansızlık olan kişilerde yorgunluk, bitkinlik, efor kapasitesinde azalma, çarpıntı nefes darlığı ve solukluk görülebilmektedir. Anemi her yaşta görülebilmesine rağmen bazı özel durumlarda daha sık görülmekte ve yatkınlık oluşturan durumlar olmaktadır. Süt çocukluğu ve puberte dönemi, gebelik, emzirme dönemlerinde vücut ihtiyacını artmasına bağlı olarak kansızlık gelişebilir. Sağlık Bakanlığı’mızın “Demir Gibi Türkiye” kampanyası da bu sorunun ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için yapılmıştır. Yaşlılarda ise daha çok vitamin eksiklikleri ve sindirim sisteminden kan kaybı sonucu oluşmuş kansızlıklar ön sıradadır.  

Başka hastalıklarla birlikte kansızlık olması o hastalığın seyrinde değişiklikler oluşturmakta hatta ölüm riskini arttırmaktadır. Çünkü kansızlık dokulardaki oksijen miktarına azaltmakta ve organ fonksiyonlarını bozmaktadır. 

Özellikle ileri yaşlardaki anemi, sindirim sistemi gibi hastalıklara işaret etse de anemi diğer hastalıklardan ölme riskini artırmaktadır. Felç geçiren yaşlı hastalarda görülen kansızlıkların hastalarda ölüm oranının arttırdığı gösterilmiştir. Ülkemizdeki felç geçirme sıklığı ve sayıları yurt dışında görülen sayılara benzerdir. Ülkemizde felç geçirme sıklığı 150-300/100.000’dir. Bu oranlar ABD rakamlarına benzerdir. ABD’de yılda yaklaşık 800.000 felçli vaka görülmekte ve bunların yaklaşık 130.000 kişi felçten hayatını kaybetmektedir. Felç, ölüm nedenleri arasında 5. Sırada yer almakta, kalp ve damar hastalıklarında ise ikinci ölüm nedeni olarak yer almaktadır. Felcin maliyeti ABD’inde her yıl 34 milyar dolar civarındadır.  

Kansızlığın felçli hastalarda ölüm oranını arttırdığı Ağustos 2016 tarihinde yayınlanan oldukça geniş hasta içeren bir çalışmada gösterilmiştir.  

İngiltere Aberdeen Üniversitesi’nden Dr. Phyo Myint felç geçiren birçok hastada anemi tespit edildiğini belirtmiştir. Dr. Myint ve arkadaşları, aneminin felç sonrası ölümlerdeki etkisini araştırmışlardır. Anemili hastalarda, felç sonrası ölüm anemili olmayan felçli hastalara göre iki kat daha fazla olduğunu göstermişlerdir. 

Çalışma, ortalama 77 yaşında 8013 hasta arasında yapılmış, bu hastaların hepsi 2003 ile 2015 yılları arasında hastanede akut inme geçiren hastalar arasından seçilmiştir. Araştırmada hastaların felç geçirdiği yıl, hemoglobin düzeylerinin ve anemi sıklığının ölüm riski üzerine etkileri incelenmiştir. Sonuç olarak, hastaların %25’inde anemi tespit edilmiş ve bu da felç sonrası yıl ölüm riskini arttırdığını göstermiştir. Bu hastalar arasında iskemik felç geçirenlerde anemisi olanların iki kat fazla ölüm riski olduğu gösterilmiş, Hemorajik felç geçiren hastalarda ise anemili olanlarda 1.5 kat daha fazla ölüm riski tespit edilmiştir. Bu araştırıcılar sonrasında 20 çalışmayı değerlendirmişler ve 30.000 hastada felç sonuçları ile anemi arasında bir bağlantı bulmuşlardır.  

Prof. Dr. Ahmet Muzaffer Demir
THD Yönetim Kurulu Başkanı

KEMOTERAPİYE EK OLABİLECEK YENİ ANTİ-KANSER İLAÇLARI

Hodgkin Lenfoma ve Multipl Myelom hematologların takip ve tedavi ettiği habis hastalıklardır. Hodgkin Lenfoma özellikle erken evrede yakalandığı takdirde standart kemoterapiler ile büyük oranda şifanın elde edildiği bir hastalıktır. Buna karşın, hastalığın tekrarlaması halinde -ki daha ileri evrede tanı konmuş hastalarda bu olasılık daha yüksektir-, tedavi başarısı düşmektedir. Özellikle hastalara yüksek doz kemoterapi ve ardından kendinden yapılan kemik iliği nakilleriyle başarı oranları artmaktadır. Son zamanlarda, immünolojide ve monoklonal antikor tedavilerindeki gelişmeler bu hastalıkta da yenilikleri beraberinde getirmiştir. Bu gelişmelerden biri de vücudumuzda bulunan bağışıklık sistemindeki T-Lenfosit olarak adlandırdığımız hücrelerin tümör hücrelerini öldürme yeteneğini arttıran ilaçlardır. Bu moleküller ile Hodgkin Lenfoma’da yapılan çalışmalarda özellikle birçok tedavi sonrası nüks etmiş hastalarda anlamlı başarılı sonuçlar ortaya konmuştur. Ancak, bu ilacın bir sihirli değnek olduğu anlamını taşımaz. 

Bu olumlu sonuçların elde edilmesi muhtemelen bu hastalıkta standart tedavi yaklaşımı olan kemoterapiyle birlikte kullanımını gündeme getirecek ve başarı oranını artıracaktır.  

Hematolojinin bir diğer habis hastalığı olan Multipl Myelom’da ise son 10 yılda olan gelişmeler hastaların yaşam sürelerinde belirgin artışları sağlamıştır. Bu alandaki gelişmelerden biri de yine bağışıklık sistemi aracılıklı bu habis hücreleri öldürmeye yönelik geliştirilmiş monoklonal antikorlardır. Özellikle çoklu tedaviler sonrası tekrarlamış hastalıkta bu hücrelerde var olan antijenlere yönelik geliştirilmiş monoklonal antikorlarla başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Hodgkin örneğinde olduğu gibi bu antikorların özellikle standart tedavi yaklaşımları ile birlikte kullanımları büyük bir olasılıkla başarı oranlarını arttıracaktır. Unutulmamalıdır ki, bahsettiğimiz bu yeni ilaçlar tek başına standart tedavilerin yerini almayacak, birlikte kullanılarak bu tedavilerin gücünü artıracaktır. İlerleyen süreç içinde göreceğimiz yeni gelişmeler ile de umuyoruz çok daha hedefe yönelik yan etki potansiyelleri daha düşük tedavi uygulamaları gerçekleşecektir.  

Prof. Dr. Güner Hayri Özsan
THD Yönetim Kurulu Genel Sekreteri

K. Konuşmacılar:

Prof. Dr. Ahmet Muzaffer Demir
THD Yönetim Kurulu Başkanı

Trakya Üni. Tıp Fakültesi İç Hast. ABD Hematoloji BD
Prof. Dr. Güner Hayri Özsan
THD Yönetim Kurulu Genel Sekreteri

Dokuz Eylül Üni. Tıp Fakültesi İç Hast. ABD Hematoloji BD
Doç. Dr. Muhlis Cem Ar
THD Yönetim Kurulu Araştırma Sekreteri

İstanbul Üni. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Has. ABD Hematoloji BD
Prof. Dr. İlknur Kozanoğlu  
THD Yönetim Kurulu Üyesi

Başkent Üni. Tıp Fakültesi Fizyoloji ABD, Adana Erişkin Kemik İliği ve Hücresel Tedavi Merkezi