Merhaba,
Label

6. ICLLM Basın Bülteni

15.05.2017

Bu yılki basın toplantımız 4 ana konu başlığında olacaktır. Öncelikle bu basın toplantımızda hastalarımızın yaşam kaliteleri konuşulacak, son yıllarda gündemde olan hedefe yönelik ve hücresel tedavilerin yaşam kalitelerine etkileri tartışılacaktır. İkinci olarak, şişmanlık ve kalp-damar sağlığı için ön plana çıkarılan fiziksel aktivitelerin kanserli hastalara da etkili olduğu konusunda bilgiler paylaşılacaktır. Üçüncü olarak ülkemizde yapılan hematoloji alanında klinik araştırmaların durumu ve gerek hastalarımıza ve gerekse sağlık sistemimize olan katkıları konusunda bilgilendirme yapılacaktır. Son olarak da bu yeni tedavi moleküllerinin kullanımı genellikle 18 yaş ve üstü hastalar için kurgulanmaktadır. Ancak son yıllarda da çocukluk ve ergenlik döneminde kullanımı arttığından dolayı bu konuda yeni bilgiler verilecektir.

Birincisi 24-27 Mayıs 2007 tarihlerinde Fethiye’de, ikincisi 20-24 Mayıs 2009 tarihlerinde İstanbul’da, üçüncüsü 11-14 Mayıs 2011 tarihlerinde İstanbul’da, dördüncüsü 22-25 Mayıs 2013 ve beşincisi 21-23 Mayıs 2015 tarihlerinde İstanbul’da rekor katılımcıyla düzenlenen International Congress on Leukemia Lymphoma Myeloma’nın altıncısı Antalya’da düzenleniyor.

Ülkemizde düzenli olarak gerçekleştirilen en yüksek katılımlı uluslararası hematoloji kongresi olan bu toplantının en önemli özelliklerinden biri programının oluşturulma şeklidir. Hematologların yakından tanıdığı, konusunda uzman uluslararası isimler yönetecekleri oturumların programlarını ve konuşmacılarını belirlemektedir.

25 yabancı konuşmacı, habis hematolojik hastalıklardaki tıbbi (tanı, tedavi vd) gelişmeleri aralarında Türkiye’den ve dünyanın değişik ülkelerinden kongreyi izlemeye gelen 300’e yakın hematoloji uzmanlarına aktarıyorlar.

Kongremizde; 12 bilimsel oturum ve 3 uydu sempozyumda 29 oturum başkanının moderatörlüğünde 34 konuşmacı sunumlarını gerçekleştirmektedir. Mısır, Yunanistan, Romanya, Hollanda, Bahreyn, Makedonya, İspanya, ABD, Fransa, Sudan
Karadağ, İtalya, İsrail, Sırbistan, İngiltere, Kanada ve Almanya’dan katılımcılar gelmiştir. Kongremize gönderilen bildiriler poster sunusu olarak yapıldı.

Hedefe Yönelik Tedaviler ve Yaşam Kalitesi

Lösemiler, lenfomalar ve myeloma hematolojik habis hastalıklardandır. Son yıllarda teknolojinin gelişimi ile bilinen kanser ilaçları ile birlikte veya tek başına kullanılabilen hedefe yönelik ve/veya bağışıklık sisteminden kaynaklanan moleküllerle (İmmünoterapi) tedaviler yapılmakta ve hastaların yaşam süresi eskiye nazaran uzamaktadır. Bu tedavilere ek olarak hastanın bağışıklık sistemini güçlendiren hücresel tedavilerde kullanılmaktadır. Bununla birlikte kanser tedavisinde hastanın yaşam kalitesi de önem kazanmaktadır. Hedef yönelik ağızdan kullanılan bazı yeni moleküller var. Bu moleküller hastalığın seyrini değiştirebildiği gibi hastanın yaşam kalitesini de iyileştirdiği gösterilmiştir.

Hedefe yönelik tedavilerde hematolojik hastalıklarda en sık ortaya çıkan bulgular kan hücrelerinin azlığı lenf düğümü ve dalak büyümesi ve gece terlemesi, kilo kaybı yorgunluk gibi bedensel belirtilerdir. Hastalıkların hücre içi etki mekanizmaları aydınlatıldıkça yeni yeni moleküller- ilaçlar bulunmakta bu ilaçlar mekanizmaları inhibe etmektedirler. Bunula birlikte bekleneceği gibi hücre azlıkları düzelmekte dalak boyutları küçülmekte ve bedensel belirtiler azalmaktadır. Vurgulamak istediğimiz temel noktada kabul edilebilir temel yan etkiler ile birlikte ilacın etkin olması hastalığın dizginlenmesidir. Bu iyi etkilere ek olarak hastaların yaşam kalitesi kendilerini daha iyi hissetmeleri daha kolay fiziksel aktivite yapmaları da sağlanmaktadır. Bu nedenle bu yeni tedavi yöntemlerinin hastanın yaşam kalitesini nasıl etkilediğinin bilinmesinde yarar vardır. Nitekim son zamanlarda hastanın yaşam kalitesini ölçen skorlama sistemleri çalışılmakta, tedavi etkinliği ile beraber yaşam kalitesi büyük bir önem kazanmaktadır.

Hematolojik habis hastalıklar tedavisi için halen pek çok çalışma yapılmakta olup, gerek Amerika'da gerekse Avrupa'da onay almış ve kullanımda olan pek çok hedefe yönelik ajana ülkemizde de artık ulaşılabilmektedir. Bu hastalıklar için önemli bir tedavi seçeneği olan uygun zamanda ve uygun kişiye yapıldığı takdirde hayat kurtarıcı olan kemik iliği nakilleri de ülkemizde başarı ile uygulanmaktadır. Kemik iliği donör tarama havuzumuzun gelişmesi ve duyarlı insanlarımız sayesinde de uygun kemik iliğine ulaşım da zamanla daha da artmaktadır. Öte yandan yeni gelişmekte olan hedefe yönelik ajanlar ve kişinin kendi bağışıklık sistemini kullanarak kanser hücresini hedefleyen yeni tedaviler gelecek için umut ışığı olacaktır.

“Hareketsiz Kalma, Yaşamdan Kopma”

Bildiğiniz üzere THD 2016 Dünya Tromboz gününde hareketsiz kalma yaşamda kopma sloganı ile damar tıkanıkları hastalıkları konusunda şişmanlığın ve hareketsizliğin yaşama mal olduğu konusunda bilgilendirme yapılmıştı. Bildiğiniz üzere kongremiz habis hematolojik hastalıklar üzerine. Kanserli hastalarda hareketsizlik,  egzersiz yapmama hem yaşam kalitesini hem de yaşam süresine etki etmektedir. Nitekim hastalarımızın ruhsal durumu yaşama bağlılığı aile desteği ile ve tedavisi ve bakımı iyi tedavi yönetmeleri ve yaşam kalitesini arttırıcı yöntemler mümkündür.

Günlük fiziksel aktivitenin düzenli olarak yapılması kanser hastalarının yaşam kalitesini arttırmaktadır. Bu nedenle olası enfeksiyona karşı önlemler alındığında hastaların dışarı çıkması yürüyüş yapması fiziksel aktivitelerini arttırmaları önem kazanmaktadır.

Yeni bir çalışmaya göre, kanser hastaları haftada üç kez sadece 30 dakika yürüdüklerinde yaşam kalitelerinde artış olmaktadır.

İngiltere’de yapılan çalışmaya göre, 'egzersizden kaçmak yerine, hastalar daha aktif olmaya ve günlük yaşamlarında egzersiz yapmaya teşvik edilmelidir' denmiştir.

Çalışmada 42 kanserli hasta iki gruba ayrılmış. Bir grup, mevcut aktivite düzeyini korumaya teşvik edilmiş. Diğer gruba ise yürüyüş önerileri verilmiş ve haftada bir grup yürüyüşüne katılmaları önerilmiştir.

Bu hastalar yaşam kalitesi, halsizlik, ruh durumu kendi kendini iş yapabilme durumu sorgulanarak 6, 12 ve 24. haftalarda değerlendirmeler yapılmıştır.

Yürüyüş yapanlarda yaşam kalitesi skorlaması yapmayanlara göre daha yüksek çıkmış.

Çalışmaya göre, yürümeye teşvik edilenlerin fiziksel, duygusal ve psikolojik refah düzeylerinde iyileşme olduğu bildirilmiştir. Katılımcıların çoğu, hastalıklarına karşı tutumlarının daha olumlu olduğunu ve grup yürüyüşlerine katılarak sosyal ortamdan memnun kaldıklarını belirtmişler.

Bir katılımcı, "Yürüyüşün etkisi çok büyük, moral için büyük bir destek, yürüyüşlerde kurulan yeni arkadaşlıklarla hayatımı mümkün olduğunca keyifli hale getirmeye çalışıyorum" demiştir.

Çalışmanın yazarlarından Surrey Üniversitesi'nden Prof. Dr. Emma Ream, bu bulgulara göre, egzersizin 'ileri evre kanserli kişiler için değerli, uygun ve yararlı olduğunu' gösteriyor dedi. Araştırıcılar, yürüyüşün 'bedensel etkinliğin kolay ulaşılabilir bir biçimi' olduğunu da eklemiştir.

Bu bulguların ayrıntıları BMJ Açık dergisinde yayınlanmaktadır. Tsianakas V, et al. BMJ Open 2017;7:e013719. doi:10.1136/bmjopen-2016-013719

18 Yaş Altı Çocukluk ve Ergenlik Dönemi Habis Hastalıklarda Hedefe Yönelik ve Hücresel Tedavilerde Ne Durumdayız?

Çocukluk çağında 100-150/milyon çocuk kansere yakalanmaktadır. Bu 15 yaş altındaki çocuklarda saptanan kanser oranları tüm kanserlerin %2’sini oluşturur. Kanser tedavisi ile çocuklarda kür şansı %70’lerdedir hatta bazı alt tiplerde (ALL, erken Evre Hodgkin Lenfoma ve Wilms Tümörü) bu oran %90ların üstüne çıkmaktadır. Böyle iyi sonuçlar elde edildiği için tedaviye bağlı gelişen yan etkiler giderek daha önem kazanmaktadır. Kanserden kurtulan bir çocuğun önünde 60-70 yıllık bir yaşam olduğunu düşünürsek bu süreyi kaliteli geçirmesi önem kazanır.
Bu nedenle giderek yan etkiyi azaltmak sadece tümör hücresini ortadan kaldırmak “hedefe yönelik tedaviler” giderek daha fazla kullanılmaya başlamıştır. Özellikle lösemi ve lenfomalarda anti CD20, anti CD19, anti CD33 artık rutin tedavilere girmiştir. Yine solid tümörlerde m-TOR, BRAF, anti VEGF tedavileri kullanılarak daha iyi sonuçlar alınmaktadır. Bunun yanında çocuklarda kök hücre (kemik iliği, periferik kan, kordon kanı) transplantasyonu hem selim hem malin hastalıklarda ülkemizde 20’den fazla merkezde uygulanmaktadır. Yurtdışındaki tedavilerin hepsi ülkemizde de başarıyla gerçekleştirilmektedir. Ayrıca, ülkemizden birçok merkez yurtdışında yapılan klinik çalışmalara katılmakta ve hasta vermektedir.

Hematoloji Alanındaki Klinik Araştırmalar ve Önemi

Dünyada özellikle habis hastalıkların tedavisinde ve hematoloji alanında giderek artan sayıda ilaç ve molekül keşfedilmekte, bu da klinik araştırmaların sayısında ciddi artışa neden olmaktadır.

Bir ilacın keşfinden kullanılır bir ilaç olmasına kadar geçen süre günümüzde oldukça uzundur. Bunun ana nedenlerinden biri geçmişte yaşanan acı deneyimlerdir. Bu nedenle örneğin kanser tedavisinde geliştirilen bir ilaç öncellikle o kansere ait hücre serilerinde test edilmekte ve etkinliği incelenmekte, başarılı bulunursa ardından hayvan çalışmaları yapılmaktadır. Bunu takiben de Faz 1-2-3-4 olarak isimlendirdiğimiz öncelikle güvenli doz aralığının saptandığı ve yan etkilerin, etkinliğin ölçüldüğü çalışmalar yürütülmekte, ardından da standart tedavilerle kıyaslama çalışmaları yapılmaktadır.

Sonuçları olumlu olan yeni ilaçlar ülkelerin ve bölgelerin regülasyonlarına bağlı olarak ruhsat ve geri ödeme kapsamına alınmakta ve rutin uygulamada yerlerini almaktadırlar. Bu süreç yine önemli bir zaman dilimini gerektirmektedir.

Giderek artan sayıda ilacın keşfi tüm dünyada artan sayıda klinik araştırmanın devreye girmesini sağlamaktadır. Hematoloji ve hematolojik habis hastalıklar bu klinik araştırmaların çok önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Yine hematolojik hastalıkların klinik çalışmalardaki başarı oranı ve diğer fazlara geçiş süreleri diğer araştırmalarla kıyaslandığında oldukça başarılıdır.

Ülkemizde de klinik araştırmalar yıllar içinde giderek artmış ve Türkiye bu bağlamda tüm dünyada yükselen bir yıldız haline gelmiştir.

Geçtiğimiz yıllarda tedavi için yurtdışına giden hastaların çoğu bu klinik araştırmalara katılmakta ve birçok yeni tedavi imkanına daha erken ulaşma olanağına sahip olmaktaydı. Oysa günümüzde hematoloji alanındaki klinik çalışmalarda, ülkemizde birçok merkez aktif faaliyet göstermekte olup klinik çalışma sayısı ciddi şekilde artmıştır.

Sonuç olarak, hastaların yeni ilaçlara daha erken ulaşımına aracılık eden kaliteli bir sağlık hizmeti almalarını sağlayan klinik araştırmalara katılım için yurtdışına gitme çabalarına artık gerek yoktur. Klinik araştırmalarda kullanılan ilaçların araştırma bütçesinden karşılanıyor olması ek olarak sağlık otoritesi ve geri ödeme kurumuna önemli bir katma değer sağlamaktadır.

Bu bağlamda hastalarımızın klinik araştırmalara katılım konusunda cesaretlendirilmesi, takip edildikleri birimlere hastalıklarıyla ilgili klinik araştırmaları sormaları, gerekirse online olarak klinik araştırmaları takip etmeleri ve uygulamakta olan yerlere başvuruları çok önemlidir.

Prof. Dr. Ahmet Muzaffer Demir

THD Yönetim Kurulu Başkanı 

Trakya Üni. Tıp Fakültesi İç Hast. ABD Hematoloji BD

Prof. Dr. Tülin Tiraje Celkan

THD Yönetim Kurulu İkinci Başkanı 

İstanbul Ü. Cerrahpaşa TF Çocuk Sağl. ve Hast. ABD Çocuk Hematoloji Onkoloji BD

Prof. Dr. Güner Hayri Özsan

THD Yönetim Kurulu Genel Sekreteri 

Dokuz Eylül Üni. Tıp Fakültesi İç Hast. ABD Hematoloji BD

Francesca Palandri

 

University of Bologna, Department of Hematology,
Italy